NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
342 - (1313) حدثنا
قتيبة بن سعيد
وأبو بكر بن
أبي شيبة وزهير
بن حرب. جميعا
عن ابن عيينة.
قال زهير:
حدثنا سفيان
بن عيينة عن
صالح بن
كيسان، عن
سليمان بن
يسار. قال: قال
أبو رافع:
لم
يأمرني رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أن
أنزل الأبطح
حين خرج من
منى. ولكني
جئت فضربت فيه
قبته. فجاء
فنزل. قال أبو
بكر، في رواية
صالح: قال:
سمعت سليمان
بن يسار. وفي
رواية قتيبة،
قال: عن أبي
رافع. وكان
على ثقل النبي
صلى الله عليه
وسلم.
{342}
Bize Kuteybetübnü Saîd
ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ve Züheyr b. Harb toptan İbni Uyeyne'den rivayet ettiler.
Züheyr (Dediki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Salih b. Keysân'dan, o da Süleyman b.
Yesâr'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Ebû Râfî' şunu söyledi:
«Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Mina'dan çıktığı vakit Ebtah'a inmemi bana emir buyurmadı.
Ama ben (kendiliğimden) giderek oraya onun çadırını kurdum. Müteakiben o da
oraya gelerek konakladı.» Ebû Bekir Salih'in rivayetinde şunları söyledi:
«dediki: Süleyman b. Yesâr'dan dinledim.»
Kuteybe'nin rivayetinde:
«Ebû Râfi'den naklen o, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in eşyasına bakmaya
me'mûrdu, dedi.» ibaresi vardır.
İzah:
Hz. Âişe ile İbni Abbâs
(Radiyallahu anh) hadîslerini Buhâri, îbni Abbâs hadîsini Nesâî ile Tirmizî
hacc bahsinde tahrîc etmişlerdir. Tirmizî, İbni Abbâs hadîsi hakkında: «Bu
hadîs hasen sahîhdir.» demiştir.
İbni Ömer (Radiyallahu
anh) hadîsini Tirmizî dahî rivayet etmiş ve bu bâbda Hz. Âişe ile Ebû Râfi' ve
îbni Abbâs (Radiyallahu anh)'dan da rivayetler bulunduğunu söylemiştir.
Âişe (Radiyallahu anha)
hadîsini bütün kütüb-ü sitte imamları tahrîc etmişlerdir. Bu bâbda Ebû Hureyre,
Ebû Usâme ve Enes (Radiyallahu anhum) hazerâtından da rivayetler vardır, Ebû
Hureyre rivayeti kitabımızda az sonra görülecektir. Diğerlerini Buhâri tahrîc
etmiştir.
Görülüyor ki, Mina'dan
Mekke'ye dönerken El-Muhassaba inmek îbni Ömer hadîsine göre Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ile Hulafâ-i Râşidin'in âdetleri imiş. Bunu İbni Ömer
(Radiyallahu anh) da yaparmış. Fakat Hz. Âige ile İbni Abbâs (Radiyallahu anh)
rivayetlerinden bunun sünnet olmadığı, Resûlullah, (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in oraya tesadüfen indiği anlaşılmaktadır. Bu suretle oraya inmenin
müstehab olup olmadığında Ashâb-ı kiram ihtilâf etmiş oluyorlar. Filhakika
Hulefâ'-i Râşidin hazeratı Mina'dan dönüşte El-Muhassab'e inmiş, îbni Abbâs,
Âişe ve kızkardeşi Esma (Radiyallahu anha) orada inmemişlerdir. Bu husûsda
ulemâ dahî ihtilâf etmişlerdir. Hattâbî'ye göre Mina'dan dönerken El-Muhassab
denilen yerde bir müddet kalmak hacc ibâdetlerine dahil değildir. Abdûlazîm El-Mûnzirî
ise bilâkis oraya inmenin bütün ulemâya göre müstehab olduğunu söylemiştir.
Fakat Münzir'in iddiası söz götürür. Çünkü Tirmizî oraya inmemiş bütün ulemâya
göre değil, ulemâdan, bâzılarına göre müstehab olduğunu söylemiş. Nevevî dahî
bu yere inmenin İmam Şafiî ile İmam Mâlik ve cumhura göre müstehab olduğunu
bildirmiştir ki, doğrusu da budur. Ulemâdan Urvetü'bnü-Zübeyr ile Saîd b.
Cübeyr'in mezheblerine göre El-Muhassab denilen yere inmek müstehab değildir.
İbrahim Nehaî 'ye, Saîd b. Cübeyr'in buraya inmediği söylenmiş de şu cevâbı
vermiş: «Evvelce Saîd bunu yapardı, sonra oraya inmemeyi daha muvafık buldu.»
Ulemâdan bâzılarına göre Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
El-Muhassab'da hayvanından inerek bir müddet kalması ilk zamanlarda ibâdetlerini
gizli gizli yaparken şimdi aşikâr ibâdet edebildiğine ve müşriklerin İslâmiyeti söndürmek azminde bulunmalarına
rağmen Allah'ın bu dîni muzaffer kılmasına şükür içindir.
Aynî diyor ki:
«Eî-Muhassab'a inmenin hacc ibâdetleri ile alâkası olmadığı kararlaşınca acaba
oradan geçen herkesin bu yere inmesi müstehab mıdır? Değil midir? Mutlak
surette müstehab olduğunu söylemek caiz olduğu gibi, kalabalık cemaat hâlinde
oradan geçenlere müstehabdır, demek de caizdir.»